-
Burgeri Kesmek
Burgerin kesilmesi kimi için inovatif, kimi için sonradan görmelik. Burger kesilerek mi servis edilmeli yoksa kesilmeden mi? Önceden burger denince Mac Donald’s, Burger King gibi zincir mekanlar ya da kimi yerlerin lokal mekanları (İstanbul’da Kristal Büfe, Eskişehir’de Pino gibi) akla gelirdi. Burger yemek özel bir zevk sayılmazdı.O zamanlar sadece burger yapan butik mekanlar da yoktu. Burger modası da tıpkı üçüncü dalga kahvecilik gibi bir anda tırmanışa geçti ve sevildi de. Burger servisini eldivenle yapanlar, klasik hamburger ya da cheeseburger tariflerinin dışına çıkıp yeni reçeteler oluşturanlar derken bugün özellikle büyük şehirlerde burger yemek için dışarı çıkmak normal bir hale geldi. Tabi rekabet de arttı. Bugün özellikle sosyal medyada bir özellik ile…
-
Çakmak Kahvaltı Salonu
Evet seviyorum, seviyorum, seviyorum. Bu mekanı çok seviyorum. Bir defa tıka basa doyuyorum, hiç aç kalkmıyorum Çakmak’tan. Serpme kahvaltı için o gün canım ne çekerse onu söylüyorum. Fiyatlar belli, bindirme yok, porsiyonlar insani. (Evet insani, ne minnacık, ne de sırf gösterişli görünsün diye kocaman) Çay hep sıcak ve kahvaltı boyunca tazeleniyor, O kadar yiyip içip ödediğimiz ücret de insani. Aaa yazı bitti. Her şeyi bir paragrafta yazmışım meğer. 🙂 Bir defa kahvaltıda kızarmış biber veren yer candır, canandır, korunması kollanması gerekir. Şu kızartma tabağı çok iyi. Sadece ketçap kötü. Evet buradan Çakmak Kahvaltı Salonu’na seslenmek istiyorum. Bazen bu tabağı sırf yanında iyi ketçap gelmeyeceğini bildiğim için ısmarlamıyorum. Lütfen o konuya…
-
Antep Gurmesi
Merhaba, uzun zamandır yoğun işlerim ve yeni girişimim nedeniyle pek dışarı çıkmazken nihayet bir yıl kadar önce verdiğim sözü yerine getirmek için Antep Gurmesi’ne gittim. Söz dediysem Antep Gurmesi’nin tatlı sahibesi Yasemin’le Aysha Dergi yazarlarından Zeynep Özcan’ı tanıştırmaya. 🙂 Çünkü ikisi de glutensiz beslenme üzerine çalışıyorlar ve açıkçası glutensiz beslenme üzerine ben de yeni yeni bir şeyler öğrenmeye başladım. Tabi bizim tanışmalarımızda yemek eksik olmaz. Daha önce Antep Gurmesi’nde çok özel bir havuç dilim baklava yemiştim zaten, bu gidişimizde de işletmenin özel mi özel lezzetlerini tattık. View this post on Instagram A post shared by @stilika Instagram’da da dediğim gibi bu baklava hafifliği, kararında şerbeti ve boğazımı yakmamasıyla gönlümü fethetmişti.…
-
Karakovan Balı nedir, ne değildir?
🐝Karakovan balının en önemli özelliği peteğin mumunu da arının kendisinin yapmasıdır. Fenni balcılıkta daha yüksek verim için kovanın içine balmumu tabakaları yerleştirilirken karakovanda kovanın içine sadece boş çıta bırakılır. 🐝 Arı 1 kg balmumu yapabilmek için 8-12 Kg bal üretecek kadar salgı üretmek zorundadır. Arı hem bu mumu yapmak, hem petekleri oluşturmak hem de balı üretmek için iyi beslenmelidir. Bu yüzden petek gözleri tam dolmuş bir karakovan balı hem arıların sağlıklı olduğunun hem de çevresel şartların iyi olduğunun kanıtıdır. 🐝 Süzme, fenni petek bal ile karakovan arasındaki en büyük fark karakovan balının hiç bir müdahaleye uğramadan üretilmesidir. Bu yüzden diğer petek ballar süzme olarak da satılırken karakovan balı süzülmez. 🐝…
-
Neşeli Lezzetler İle Glutensiz İki Kurabiye Tarifi
Merhaba, Geçtiğimiz günlerde mis gibi kurabiye kokularıyla mest olduğumuz bir ortamda keyifli vakit geçirdik. Kavacık’ta şirin mi şirin Neşeli lezzetler Atölyesi’ne konuk olduk. Açıkçası gitmeden önce bu kadar güzel vakit geçireceğimden hiç emin değildim. 🙂 Neşeli Lezzetler Atölyesi’nin sahibi Meltem Hanım tatlı bir telaşla karşıladı bizi. Kısa sürede sohbet muhabbet öyle bir kıvama geldi ki hani arkadaşınızın evine gidip çayı teklifsiz alırsınız ya işte ben de öyle davranırken buldum kendimi. Birazdan gluten içermeyen iki kurabiye tarifini vereceğim. Ama önce Meltem Hanım’dan ve yaptığı işten kısaca bahsetmek istiyorum. İki kız annesi Meltem Hanım uzun yıllar bilgisayar eğitimi verdikten sonra Neşeli Lezzetler Atölyesi’ni kurmuş. Mümkün olduğunca işlenmemiş şeker kullanarak, glutensiz lezzetler yaratmanın…
-
Nakka Galata
Geçtiğimiz günlerde gezginnerede.com ile İstanbul Yüksek Kaldırım’da yeni açılan Nakka Galata’ya kahvaltıya gittik. Hem yeni bir mekan olduğu için tanıyalım hem de kahvaltı seçeneklerimize bir yenisini ekleyelim diye. 🙂 Alışık olunan kahvaltıcıya gitmek güzel şey. Bir defa hayal kırıklığı olasılığını en aza indirmiş oluyorsunuz. Ama hep aynı yerleri kahvaltı için seçmenin sıkıcı tarafları da olabilir tabi. Bu yüzden bir iyi kahvaltıcıdan daha da iyisi iki iyi kahvaltıcıdır diyerek bir tekerleme yaratmış olalım ve gelelim Nakka Galata’nın kahvaltısına… Kahvaltıda memleket turu dedikleri bu olsa gerek. Kars kaşarı, Malatya lavaş peyniri, reçel içinde Erzincan tulum peyniri, Kıbrıs hellim peyniri, Erzurum çeçil peyniri ve Ezine peyniri ile peynir tabağı gayet dolu. Onun dışında…
-
Neden Kapandı?
Bu satırları Gayrettepe Starbucks’tan yazıyorum. Hemen yanındaki minik kahve dükkanının camına Devren Kiralık yazısı asıldı bile. Evet bugünlerde ekonomi iyi gitmiyor ve pek çok küçük işletme kapısına kilit vuruyor. Ama bu dükkancık neden kapandı? Neden Starbucks’ta oturduğum iki saat içinde bile arkamdaki tezgahtan yüzlerce kez “hoş geldiniz, siparişinizi alabilirim” seslenişi duyarken orada kimsecikler kahve içmedi? Çünkü aslında büyük, büyük, çok büyük bir çoğunluğun iyi kahve içme derdi yok. Sadece kahve içmek istiyoruz, bu bir moda olarak gözümüzün içine içine sokuldu. Avuçlarımızın arasında o sıcak kartonu hissetmeyi seviyoruz. Alıştık da buna. Elbette kötü bir şey değil. Hatta Starbucks’ın kahveleri bahsedildiği kadar kötü de değil. Mesela az önce bana çok yumuşak gelen…
-
Sour&Sweet Artisan Fırın
Dün Cadde’ye hem arkadaşlarımla buluşmak hem de adını duyduğum Sour & Sweet Artisan Bakery ekmeklerini tatmak için gittim. Ekmek üzerine bu kadar kafa yorulması çok hoşuma gidiyor çünkü Türkiye bir tahıl cenneti iken bile (şimdi maalesef tahıl ithal eder olduk) bildiğimiz ekmek sayısı çok sınırlıydı. Beyaz ekmeki kepekli ekmek ve çiçek ekmek. 🙂 Sonra sonra hayatımıza tam buğday girmeye başladı. Alman ekmekleri ile tanıştık tezgahlarda. İçine türlü türlü yemişlerin katıldığı ekmekler, haşhaşlarla süslenmeye başladı derkeeen nihayet babaannelerimizin ekmek kültürüne döndük ve ekşi mayayı yeniden hayatımıza soktuk. Hiç unutmam bir arkadaşım çocukken köyde yaşadıklarını anlatmıştı. “Babam şehre gittiğinde francala isterdik. Francala bizim için o kadar değerli bir şeydi ki ninemin yaptığı…
-
Fahham Kuruçeşme
Geçtiğimiz ay Kuruçeşme’de açılan Fahham, gerek dekorasyonu gerek menüsüyle İstanbul’un iyi mekanlarından biri olmaya aday. Dış cephesi ahşap ve turkuaz renklerden oluşan Fahham’ın dekorasyonunda da turkuaz ve bakıra ağırlık verilmiş. Alt katta pastane, orta katta yemek salonu ve nargile balkonu bulunan binanın en üst katı da teras. Büyük, geniş, toplantı ve kalabalık yemekler için de uygun bir yer. Biz hava soğuk olduğu için orta katta oturmayı tercih ettik. Son dönemde pek çok yerde Bonna tabaklar kullanıldığını görüyorum. Bu tabakların turkuaz ve kum rengi olanlarına bayılıyorum. Burada farklı renklerinde kullanıldığı şık bir servis aldık. Fotoğrafta gördüğünüz topların içinde makarna var. Çok güzeldi. Farklı bir makarna deneyimi isterseniz bu makarna toplarını sipariş…
-
Retro Burger: İlk 5’e girer!
Bugün size evimin hemen arkasında olup yıllardır bir türlü gitmeye fırsat bulamadığım Retro Burger’den bahsetmek istiyorum. İnsan mekan keşfinde burnunun ucundakini atlıyor galiba. Retro Burger’in önünden bin kez geçmişimdir. Sosyal medyada da burger mekanı tavsiyelerinde sık sık rastladım kendisine. Ama gitmek için gerçek anlamda iyi burger aşerdiğim bir günü bekliyormuşum demek ki. Küçük bir mekan burası. İçeride bir kaç masa var, Dışarıya oturma grupları yerleştirmişler. Ye-kalk konseptine çok uygun. Duvarlarda Marilyn Monroe ve Charlie Chaplin’le karşılıyor sizi. Eğlenceli mi, evet! İlk gidişimde Süper Mario burger seçtim. Burger’lerini çok tatlı isimlendirmişler. Kara Murat, Zorro, Supermen, Süper Mario…. Çocukluğumuzun süper kahramanları fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere dev burgerler olmuş emekliliğin tadını çıkarıyorlar. Süper…
-
YOLO Dünyası için Geri Sayım Başladı!
Ulaşımda En Pratik Yol O! sloganı ile yola çıkan ve Uber’in karşılaştığı en güçlü rakip olan girişim YOLO için geri sayım başladı. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yoğun ilgi gören şehir içi, konfor ve kaliteyi birleştiren yolculuklar sağlayan platformlara bir yenisi daha ekleniyor. Kısa süre içinde hayatımızda farklı bir yer edinmeyi hedefleyen girişimin adı YOLO. YOLO, şehir içinde lüks segment araçlar ile şehir içi VIP taşımacılık hizmeti veren ve sektöre çok iddialı girerek diğer rakiplerine nazaran çok farklı iş modeli ve kazanç vaat eden bir mobil uygulama. Dünyada Uber modeli olarak bilinen mobil uygulamanın Türkiye versiyonu olarak planlanmış olan YOLO, uzun süren Ar-Ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkmış. YOLO’yu dünyadaki benzerlerinden…
-
Sizin Pideniz Neli?
Baştan söyleyeyim ki benimki kıymalı yumurtalı! Çocukluğumdan beri pide denince kıymalı yumurtalı derim, çok sevdiğim kavurmalı da ikinci sırada gelir. Sonra pastırmalı sonra ıspanaklı… Bu liste uzar. Velhasıl pideyi severim. Geçtiğimiz hafta sonu Neli Pide’ye de kıymalı yumurtalı hayaliyle gittim. Ha bir de her yerde pide yiyemem ben. En sevdiğim pideci de kapanınca uzun süredir iyi pide yememiş olmamaktan kaynaklı yüksek beklenti de söz konusuydu. Tabi pideye gelmeden önce sürpriz kahvaltıdan söz etmem gerekiyor. Neli Pide bizi otantik Ordu kahvaltısı ile karşıladı. Lahana turşusu kavurması ve taze fasulye kavurmasını görünce gözlerim yaşaracaktı neredeyse. Çünkü bu beni hemen 18 yaşıma götürdü. Fatsa’nın minik beldesi Kumru’da arkadaşımın annesinin “sen çok zayıfsın, ye kızım…
-
Paysage Kalamış
Geçtiğimiz hafta yağmurlu bir öğleden sonra rakısı içmek için Paysage Kalamış’taydık. Yağmurda, camekan kenarında denize nazır oturup dostlarla muhabbet etmek gibisi yok. Kalamış Marina’nın en solunda kalan, hafta içi gündüz ve akşamları sakin, hafta sonu ise mutlaka rezervasyonla gidilmesi gereken bir mekan. Peyseyç, payseç ,peysaç derken doğru telaffuzunun peyzaj olduğunu, İnstagram Story’deki hikayeme yanıt veren bir takipçim sayesinde öğrendim. 🙂 Bu arada siz Stilika’yı Instagram’dan takip ediyor musunuz bilmiyorum ama edin bence. 🙂 Sadece mekan değil, hoşuma giden farklı yeme içme deneyimlerimi de oraya taşıyorum. Story’yi de sevdim çünkü nedense Snapchat’e alışamamıştım. Tek uygulamada çok fonksiyon daha mantıklı bence. Paysage Kalamış mezeleriyle gönlümü fethetti desem yeridir. Eğer iyi meze varsa…
-
Pür Cihangir’de Kahvaltı
Hafta sonu yapılan uzun kahvaltılar vardır hani… Geçiştirilmeyen, özenle hazırlanan, çocukluğumuzun yumurtalı ekmekleri, bişileri ve mis gibi reçelleriyle süslenen. İşte bu kahvaltıyı hafta içine taşımak için Cihangir’e doğru yola çıktık. İstanbul’un tadına doyulmaz sonbaharı da bize eşlik etti. Cihangir’i öteden beri severim, artık kahvaltıcıları sayesinde bana da daha çok gitme fırsatı doğduğu için mutlu oluyorum. Pür Cihangir, Havyar Sokak’ta ufak ve samimi bir aile işletmesi. Sahibesi Hülya Hanım emekli bir kimyager olduğu için besin analizi konusunda gayet bilgili ve Pür Cihangir’de sunduğu her ürünün ekolojik olmasına da çok dikkat ediyor. Kahvaltıda sunduğu her şeyi yerinden getirtiyor. Yumurtasını Feriköy Ekolojik Pazarından alıyor, zeytinler Trilye ve Burhaniye’den. Mis gibi bi tereyağı sundu…
-
Sapanca’da Kış Başka Güzel
Şehir hayatının koşuşturmacası içinde genellikle duvarlar ve yüksek binalar arasında hapsoluyoruz. Belki doğadan ne kadar uzak kaldığımızı bile fark etmiyoruz. Oysa karşımıza çıkan ilk tatil fırsatında kendimizi doğaya atmaya, şehrin keşmekeşinden uzaklaşıp soluk almaya ne kadar da çok ihtiyaç duyuyoruz. Bol oksijenli tertemiz havada yürüyüşler yapmak, bir ağacın altında kitap okumak, kuş cıvıltılarını, cırcır böceklerinin şarkılarını dinlemek, yeşille mavinin birleşiminde huzuru bulmak vücudumuzu adeta yeniliyor, elektriğimizi alıyor. Evet, doğa tatili demek en başta huzur demek, özgürlük demek. İşte doğa otelleri de bize tüm bu duyguları konforla birleştirerek sunuyor. Doğa otellerinin en güzel yanı ise her mevsime uygun olmaları, her mevsimde ayrı lezzet sunmaları. Yaz sıcağında orman ya da göl kıyısında…
-
Esra Erol’la Oba Makarna Yaptık. Çok da güzel oldu!
Yaz boyunca hemen hemen bir etkinliğe katılmayıp ancak Eylül ortasından sonra kendime fırsat yaratabildim ve ilk etkinlik için dün sabah evden çıktığımda “bugün ne tüyolar alacağım şefimden” diye düşünmeden edemedim. Evet İstikamet CityCooks Mutfak Okulu ve Oba Makarna etkinliğinde eminim güzel bir reçete beni bekliyor. Oba Makarna son dönemde reklam filmi ile gündeme oturmuş bir marka. Aslında 1966 yılından beri böyle bir marka varmış ve 2012 yılında atağa geçmiş. 80 ülkeye ihracat yapıyor, Gaziantep’teki fabrikalarında günde bir ton üretim yapılıyor. Bu bilgileri Oba Makarna Yönetim kurulu üyesi İpek Cıncıkçı’dan alma fırsatı buldum. Gaziantep ve Güneydoğu Anadolu buğdayı kullanmaları benim için önemli bir ayrıntı çünkü sanayileşme ve çevre kirliliğinin hala bozamadığı…
-
Arnavutköy’de Kahvaltı-No:64 Brasserie
Bakın şöyle yapıyorsunuz… Bir sabah kalkıyorsunuz ve ister arabanızla, ister toplu taşımayla Arnavutköy No:64 Brasserie’ye geliyorsunuz. Denize nazır kahvaltınızı söylüyorsunuz, hatta serpme kahvaltının yanına bir de sıcak kahvaltı tabağını söylüyosunuz. Çayınız bittikçe tazeleniyor, rahat kanepelerde oturarak kahvaltı keyfinizi katlıyor, gazetenizi okuyor sonra bir de kahve içiyorsunuz…. Mis! Geçen gün tam da bunu yaptım işte. İstanbul Boğazı’nın eşsiz manzarasında, önümüzde tekneler, ileride Boğaziçi Köprüsü ve Anadolu yakasının enfes yeşil tepelerini seyrede seyrede Arnavutköy’ün tadını çıkardım. No64 bence henüz keşfedilmemiş bir mekan… Panna cotta ve suflesinin ününü çok duydum ama bence kahvaltı için de inanılmaz güzel bir seçenek. Serpme kahvaltı bol ve tazecik geliyor. Peynir tabağı şarküteri ürünleriyle zenginleşiyor. Kahvaltının yanında Ege otlu…
-
Yirmibir Ocakbaşı
İstiklal Caddesi’nin tarihi pasajlarından olan Hazzopulo Pasajı’ndaki Yirmibir Ocakbaşı, kaliteli ocakbaşı isteyenler için keyif dolu dolu bir atmosfer sunuyor. 1850’lerde yapımına başlanan Hazzopulo (Hakopulo) Pasajı zamanın en şık mağazalarına ev sahipliği yapmış. Ahmet Mithat’ın evi ve ofisi de bu pasajdaymış ve İttihatçıların buluşma mekanıymış. Hatta Ahmet Mithat’la Namık Kemal burada yakalanarak sürgüne gönderilmişler. Uzun yıllar içinde çeşitli dükkanların yer aldığı bu pasaj üç adet kagir binaya da ev sahipliği yapıyor. Geçit şeklinde hem İstiklal’e hem de arkadaki oteller caddesine açılan girişleri mevcut. Bir kaç yıldır adı çk fazla değişti, Danişment Hanı ya da Han geçidi olarak da biliniyor ama ben Hazzopulo adını hepsinden daha çok tercih ediyorum. Zaten şu anda da bu isimle anılıyor.…
-
The Populist Bomontiada’da
Bomonti’deki tarihi bira fabrikasını bilmeyen var mı? 1890 yılında kurulduğunda semte de adını veren tarihi fabrika şimdi bir yaşam merkezine dönüşmüş durumda ve şık bir düzenleme ile İstanbul’un yeni buluşma mekanı olmaya aday. Bira fabrikasının içinde 1000 m2 alanda kurulan The Populist hem tarihi fabrikayı gezmek hem de mekan ve dekorasyona farklı bir açıdan bakmak için de güzel bir alternatif sunuyor. Yüksek tavanlı, ilk katında devasa döküm bir bira kazanı bulunan mekanda geniş bir teras, üst kat barı ve dev ekranlar mevcut. En üst kat rezervasyonla hizmet veriyor, alt kat ve bahçede oturma seçenekleri de çok cazip. Donmuş çiçeklere, duvardaki fotoğraflara, antika döküm bira kazanına ve tavandaki devasa metal hoparlöre dikkatinizi…
-
Kahveci Keşfi: Cup of Love
Beşiktaş Ihlamurderesi Yolu’ndaki Cup of Love, kahve için sevimli bir mola olanağı sunuyor. Tam Tchibo’nun kaşısında. Ufak bir mekanı duvar resimleri ile neredeyse üç katı büyüklükte göstermeleri tam bir optik başarı. İster cafe önündeki masalara oturun, ister bara, ister İspanyol merdivenlerinin dibine. Kahveci keşfi güzel şey! Kendinizi o gün Deli İbrahim modunda hissediyorsanız havuzdaki balıklara bozuk para atabilirsiniz… Çok isterseniz Zeus’la sohbet olanağı da mevcut. Beşiktaş’ın kalabalığında kahve için mola vermeyi çok severim. Çok fazla da alternatif var. Cup of Love bu alternatiflere bir yenisini daha eklemiş. Doppio espresso tattım ve sert kahve sevenler için bulunmaz nimet gibi bir şeydi. Ama yaz geldi değil mi? O zaman soğuk alternatifleri de…