Bakım ve Sağlık

Kadınların Çamaşır Suyuyla İmtihanı

Gerçek şu ki, bizim kadınlarımız çamaşır suyu kullanılmadan yapılan temizliği temizlikten saymıyorlar. Evlerinden buram buram çamaşır suyu kokuları yükselmesini ve temizlik kıyafetlerinin çamaşır suyu lekeleriyle dolmasını titizlik alameti sayıyorlar. Türkiye’de hane başı çamaşır suyu tüketimi yıllık 3 kilograma kadar çıkmış durumda ve işin kötüsü pek çok kadın sebze, meyve temizliğinde bile çamaşır suyu kullanıyor. Oysa bilinmeyen ya da bilinse bile dikkate alınmayan bir gerçek var: Çamaşır suyu temizlemez aksine kirletir.

Çamaşır suyunu oluşturan bileşikler sadece sürülen alanla sınırlı kalmıyor, durulama suyuyla birlikte denizlere, toprağa karışıyor, solunum yoluyla ve cilt teması ile vücudumuza nüfuz ediyor ve aslında hem çevreyi kirletiyor hem de ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor.

Çamaşır suyu özellikle tuz ruhu, deterjan ve parfüm gibi maddelerle karıştırıldığında daha da zararlı hale geliyor. Piyasada satılan ve kadınların çok tercih ettiği yoğun formüllü, parfümlü çamaşır sularında klorlu organik bileşikler oluşuyor. Bu bileşiklerin direkt kanserojen olduğu kanıtlanmış durumda. Üstelik bu yoğun formüllü çamaşır suları normal çamaşır suları miktarında kullanılıyor kadınlar tarafından. Yani konsantre ürün kullanımı bilinmiyor. Ne kadar çok çamaşır suyu kullanılırsa o kadar temiz olunacağına dair güçlü bir inanç var ve bu inanç maalesef tüm hane halkının olduğu kadar doğanın sağlığını da etkiliyor.

Çamaşır suyu kullanımının en tehlikeli olduğu yerlerden biri mutfak. Bu ürünleri mutfağa hiç sokmamak en iyisi. Bardakların parlatılması, mutfak tezgâhının ovulması ve lavaboların temizlenmesi için daha doğal yöntemlere ve ekolojik ürünlere başvurulması gerekiyor. Sebze, meyve temizliğinde çamaşır suyu kullanmak ise tam bir cahillik. Sebze, meyvelerin yıkama suyuna katılan bir kaç damla sirke tam bir hijyen sağlamak için yeterli.

Tanışırız elbet. :)

Siz yazın biz mutlaka size döneriz! İnanmazsanız deneyin. :)