Develi Florya
Baştan itiraf etmeliyim ki kebap benim için çok özel bir yiyecek. Yani öyle ‘canım kebap çekti hadi şu lokantaya gireyim de kebap yiyeyim’ diyemeyen biriyim. Belki bu yüzden kebap keyfini de hep Güneydoğu gezilerime ertelerim. Mesela 4 yıldır patlıcan kebabı yemedim. Neden, çünkü dört yıldan beri Diyarbakır’a gitmedim.
İstanbul’da davetler dışında kebapçıya gitmeyince elbette en başta Develi Florya’daki etkinlik fazla cazip gelmedi. Ama uzun süredir dışarı çıkmadığımdan ve blogger dostlarımı da özlediğimden executive şefler Özlem Mekik ve Ayvaz Karabacak’ın Develi Florya’daki etkinliğine katılmaya karar verdim.
Blogger etkinlikleri genellikle 10-15 kişilik gruplarla yapılıyor ancak Florya Develi’de blogger listesi 150 kişilikti. “Acaba bizi nasıl ağırlayacaklar, şimdi herkes fotoğraflar çeken, sürekli yemeklerin adını ve malzemesini öğrenmeye çalışan bizlere uzaylı gibi bakacak” derken Develi’nin düğün ve davetler için özel olarak dekore ettiği “Flora” salonuna alındık.
Baştan söylemeliyim ki inanılmaz bir menü vardı. Aslen bir lezzet blogger’ı olmadığım için tek tek yemekleri yazmam garip kaçabilir ama zaten “tadım”ı aşan ve adeta bir şölene dönüşen o gecenin lezzetlerini tek tek yazmak mümkün de görünmüyor. Gaziantep mutfağını naçizane iyi bildiğimi düşündüğüm için bize sunulan her şeyin çok çok iyi olduğunu belirtebilirim sadece. Çiğ köfteden, lahmacuna, yuvalamadan, kemeye, humustan tatlıya sanki bir kaç saatliğine Antep’e gitmiş gibi olduk.
Develi 103 yıllık bir marka. Büyük ve meraklıları olan bir marka. Doğrusu blogger etkinliğine ve fazladan bir reklama ihtiyaçları var mı? Mekanlarını, kendilerini tanıtmaya ihtiyaçları var mı? Gaziantep’ten Samatya’ya uzanan ve oradan değişik şubelere uzayan Develi kendini zaten ispat etmiş demektir değil mi?
İşte aslında biz bu ispat sürecini dinlemeye gittik.
Yemek fotoğraflarını albümde bulabilirsiniz. Özel olarak değinmek istediğim tek lezzet Antep turşusu. Bir kase turşu yiyip sonra garsondan bir kase daha isteyen tek masum blogger ben olamam değil mi? Belki de öyleyimdir ama rahiyası ve acısıyla bu çok çok özel turşuya buradan bir kez daha selam çakmayı atlayamazdım. Sırf bu turşu için bir kez daha Develi’ye gitmeye değer!
Anne Ağlar
Ben Özlem Mekik’le tanışalı çok olmadı. Ancak onun çalışkanlığını tanıyan herkes bilir ve çalışkanlığıyla belli bir başarı kazanan herkese kol kanat germeye çalıştığını da… O gece #bimutfakikişef etkinliğinde bir araya geldiğimizde de konuşmalar boyunca Develi ailesi ile Özlem Mekik’in hayatlarında çok fazla dirsek teması olduğunu gördük.
Hikaye şu: Arif Develi’nin dedesi 1912 yılında Antep’te Develi’yi kurar ve işletir. Daha ilk Türk filmi çekilmemiştir bile. O günlerden kalan bir kaç solgun fotoğraftır. Arif Bey’in babası babasından kalan işi sürdürürken genç yaşta vefat eder. Develi markası yok olmanın eşiğinde gelmiştir. Arif Bey babasını kaybettiğinde 2 yaşındadır henüz.
25 yaşında İstanbul’a gelen Arif Develi, Samatya’da Develi adıyla dedesinden ve babasından kalan bu markayı yeniden ayağa kaldırmanın savaşını verir. Çocuklarıyla birlikte Develi’de büyür, büyür ve çiğ köftesiyle, fıstıklı kebabıyla en önemli kebap markalarından biri olmayı başarır. Bu esnada anne ağlar.
Evet anne ağladı. Bu hikayeyi bize anlatan Arif Bey’in oğlu Nuri Develi ailenin 4. kuşak temsilcisi. O kürsüde konuşma yaparken annesinin göz yaşlarını tutamadığına şahit oldum.Çünkü gelinen nokta gerçekten de parayla ya da başka bir şeylerle gelinebilecek bir nokta değildi. Her aşamasında da hanımefendinin emeği vardı. Bugün Develi 850 kişiye istihdam sağlıyor, otizmli çocuklar için etkinlikler düzenliyor, yemek artıklarını ayrıştırarak Yedikule Hayvan Barınağı’na gönderiyor -ki bunu başaran da Nuri Bey’in zarif eşi- ve bu şekilde markalarını sağlamlaştırmaya devam ediyorlar. Yani Develi’de çok zarif bir kadın emeği, kadın duyarlılığı var aslında. Bunu görmeye değerdi.
Develi’de Arif Bey’den çiğ köftenin ve fıstıklı kebabın öyküsünü de dinledik. Ama en güzeli Arif Bey’in hala Samatya’daki Develi’den vazgeçmemesi ve orada kalkıp giden her müşterinin yüz ifadesine bile dikkat etmesi. Eğer bir müşteri memnun değilse o masaya bakan personelini çağırarak sebebini sorarmış. Bu çok önemli çünkü bir işletme ne kadar büyürse büyüsün klasik esnaf geleneklerini terketmemeli.
Gecede rahat fotoğraf çekebilmemiz için özel bir masa dizayn edilmişti. Bunun için ayrıca teşekkür etmek gerek. Çiğ köfteler yoğruldu, Develi önlükleri ve şef şapkalarımızla poz verdik ve hafta içi çok çok güzel bir gece geçirmenin tadını çıkardık. Bu etkinliğe ev sahipliği yapan Develi ailesi, samimi tavırlarıyla gönülleri fethetti. Özlem Mekik ve Ayvaz Karabacak büyük ve içten teşekkürleri ha kettiler.
Develi Florya etkinliğini sosyal medyada #asırlıklezzetler #develiflorya, #bimutfakikişef, #develilezzetleri hashtag’leriyle takip edebilirsiniz.