Annelik Sevgisi / Elizabeth Badinter
Galiba 2000 yılından beri dönüp dönüp okuyorum bu kitabı. Gerçek anlamda okumam ise hamileliğime denk gelir. (Çünkü durum ciddiydi, anne oluyordum.)
Badinter der ki: Annelik sevgisi diye bir şey yok! Bu kadar net ve sert bir söylemle karşılaşacağınızı bilin ki eğer bu tavsiye postu üzerine kitabı okuyup sonra pişman olacaksanız kulaklarım çınlamasın.
Annelik sevgisi çok yaygın olarak içgüdüsel olarak tanımlanır. Her şekilde bir kadının doğurduğu çocuğu öyle ya da böyle seveceği, onun için fedakarlıkta bulunmaktan kaçınmayacağı fikri o kadar yaygındır ki bir çocuğa herkesin zarar vermesi (zarar derken ihmal ve istismarı da katalım) normal karşılanabilirken annenin zarar vermesi karşısında hayretlere düşeriz. Anneliği tüm kuşatılmışlıklardan arınmış “saf” bir duygu olarak görmek kadar normal bir şey yokmuş gibi görünür. (Sorgulayacak bu mu kaldı? Tabi ki çocuklarımız en kıymetlilerimiz!)
İşte Badinter bu kitabında anneliğin hiç de öyle saf bir duygu olmadığını, aksine toplumsal bir kuşatma içinde sırf üreme yeteneği olduğu için kadınların annelik adı verilen bir cendereye sıkıştırıldığını Avrupa merkezli örneklerle açıklıyor. 17. Yüzyıldan günümüze dek çocuğun ve çocuklu kadının konduğu yeri, kadının annelikten kaçmak için bulduğu çözüm yollarını, ahlaki yaklaşımlar, tıbbi kayıtlar ve çeşitli dava örnekleri ile çok sarsıcı biçimde gözümüze sokuyor.
Eğer kitapla aramıza mesafe koyarak ama önyargılı olmadan okursak çok ufuk açıcı ve sorgulatıcı bir eser bu. Tabi ki yazarın öznel fikirlerine katılmak da gerekmiyor. Yine de özellikle örnekler bazında düşündüğümüzde anlatılan annelik durumlarının günümüzde de (biraz modaya uyarak tabi, çünkü 18. yüzyıl giysileriyle dolaşacak değildi aramızda) yansımalarını bulabiliriz.
Sadece bir alıntı ekleyeceğim ve yazılan bakış açısının günümüzde de geçerli olmadığını iddia edebileceğimizi sanmıyorum.
“…. 18. yüzyılda çocuğun bebek değil de bez bebek anlamına gelen ‘poupart’ sözcüğüyle adlandırıldığı biliniyor. Poupart, çoğunlukla ana babalar tarafından, kendisi için değil de, zevk için sevilen eğlenceli bir oyuncak olarak görülmüştür. O kişiliksiz bir varlık, yetişkinlerin elinde bir oyundur.” (S: 57) – (Bu satırları her okuyuşumda nedense aklıma hep süslendirilmiş instagram bebekleri geliyor. 🙈)
Annelik Sevgisi
Afa Yayınları / Ocak 1992
335 sayfa