Bistro Cabana’da Güzel Bir Gün

Ataşehir’den biraz uzaklaşınca Yeditepe Üniversitesi kampüsüne yakın bir noktada Bistro Cabana’ya gidiyoruz.  Adına bistro denen ama adının hakkını vermeyen bir sürü mekandan sonra Bistro Cabana’nın beni hayal kırıklığına uğratmayacağını umut ediyorum. Gerçekten de merak edenler için “Bistro nedir?” sorusuna cevap bulabilecek bu konseptin hayalini kuruyorum. Gördüğüm fotoğraflar ve web sitesi biraz fikir veriyor tabi ama gidip hayal kırıklığı yaşamak da var.

Ataşehir, İstanbul’un yükselen emlak trendlerinden biri. Çevremizdeki binalar ve siteler çok yeni, caddeler geniş ve ferah.Ancak Bistro Cabana’nın bulunduğu noktada doğrusu böyle bir mimari beklemiyordum. Evet bistro benim için biraz da mekan demek. Dışarıdan bile hayran kalıyorum bu sert çizgilere sahip modern yapıya.

Bistro Cabana’nın bir fenomeni var. Benjamin. Kapıdan girip sağa döndüğünüz anda görüyorsunuz Benjamin’i. Kırmızı, parlak tüyleriyle görkemli bir papağan. Tabi kendisine muhabbet kuşu muamelesi yaptırmıyor. Çok cool bir tavrı var ve bence bu bistro konseptine çok yakışıyor.

Bistro Cabana’yı anlatmaya nereden başlamalı, nasıl yapmalı? Dışarıdan bile farkını belli eden mimari tasarım içerideki inceliklerin de ipuçlarını veriyor ama doğrusu ayrıntılardaki özen denince bu kadarını da beklemiyordum. Burası gerçekten de “yaşam ve keyif mekanı” kavramının hakkını veriyor. Çok kaliteli dekorasyon unsurları kullanılmış. Üst katta adeta nişlerde özel oturma odaları tasarlanmış. 3 ya da 4 koltuklu, kanepeli ve sehpalı bu odacıklarda özel küçük davetler düzenlemek bile mümkün. Teras gibi kabul edebileceğimiz salonda da masif ahşap büyük bir masa var. Evet burası adına bistro denen cafelerden farklı.

Bistro günün değişik anlarında değişik zevklere kolay uyarlanabilen mekanları temsil ediyor, evet bir çeşit cafe ama bistro çok daha geniş bir konsept. Bunun içinde değişik dekoratif öğelerin birbirini bütünlemesi gerekiyor. Bistro Cabana bu tarzı çok iyi anlamış belli. Zaten iç tasarım 1,5 yıl sürmüş. Bu da gösterilen özenin bir göstergesi. Antika patenler, içine şarap mantarlarının atıldığı dev damacana, berjer koltuk gibi ayrıntılardan kendimizi alamadan Bistro Cabana’nın alt katına iniyoruz. Çok zevkli bir bar , arka tarafta özellikle iş toplantılarına uygun uzun masalar ve ahşap çıta seperatörlerden sonra günü geçireceğimiz mekana geçiyoruz.

Çok yüksek bir tavan var üstümüzde. Kesinlikle ferah ve havadar. Burada teknolojinin nimetlerinden fazlasıyla yararlanılmış, üzerimizdeki çatı açılıyor ve Bistro Cabana bir anda bahçeye dönüşüveriyor. Bir duvarda dev bir ekran, ortada görkemli şamdanlarla süslenmiş masif ahşap masalar ve oturma grupları. Duvarlarda da bin bir türlü kitap ve biblolarla süslenmiş aslan ayaklı şık konsollar….

Biz yuvarlak masalardan birini seçtik. Bistro’ya özgü bir lezzet olan Cabana Pizza ve kırmızı şarap sipariş ettim. Çok ince dilimlenmiş ve tütsülenmiş etler, üzerinde taze roka ile incecik pizzam geliyor. Servis hızlı ve sakin. Şarabın sıcaklığı tam ayarında. Pizzanın üzerine baharatlı zeytinyağı ve taze çekilmiş karabiber de tam kararında.

Yemeklerden sonra saatlerce Bistro Cabana’nın tadını çıkarttık, çağırdığımız arkadaşlar da gelince koyu sohbetlere daldık. Mekanı sindire sindire, bistro keyfini yaşadık gün boyunca. Kulağımızda sakin caz ezgileri ve soğuk içecekleri de deneyerek bitirdik günümüzü. Burası şık bir mekan gerçekten de ama dediğim gibi günün her anın uygun. İster şık bir davet kıyafetiyle gidin, ister ders çalışmaya, ister iş toplantısına. Bistro Cabana tarzları içinde eritmeyi başarmış başarılı bir işletme. En kısa zamanda tekrar gitmek istiyorum. Bu kez bir hafta sonu ve akşam canlı müzik dinlemeye.

Merak edenler için Bistro Cabana’nın Facebook Sayfası: https://www.facebook.com/bistrocabana